Cümlenin çok güzel bir yerinde bir virgül koymuş gibiyim sanki… Hani o virgülden sonrasında ne yazacağını bilemezsin de bir öncesinde yazdığın kelimeler o kadar ahenklidir ki sil baştan da yazmak istemezsin .Takılır kalır o an kelimeler,cümlen orada donar bir an.Ben de donup kalmasını istiyorum elimde tuttuğum anların akıp giden zamanda… Çünkü içimdeki sıcaklığı yansıtabildiğim anlardı bunlar,olduğu gibi,kendim gibi.Karşılığında aynı sıcaklıkta kocaman bir gülümseme elde ettiğim,beni her şeye rağmen mutlu edebilen anlar...
Şu anda istediğim tek şey aylar sonra da aynı sıcaklıkla devam edebilmek cümlelerime kaldığım yerden.O cümlelerde neler yazılacak bilmiyorum ama öznesi onları yazmaya değer bunu biliyorum.
FONDA..
http://www.izlesene.com/video/muzik-erdem-yener-belki/540412
26 Mart 2010 Cuma
14 Mart 2010 Pazar
9 Mart 2010 Salı
EYYVAH EYVAH
Cuma sabahı, kendimi yataktan kazıyarak kaldırdığımda o günün bu kadar eğlenceli bir gün olacağından haberim bile yoktu doğrusu.Hatta daha servise yetişmek için koşarken (topuklularla koşmak hiç hoş değil,hele görüntü içler acısı :D) akşam gelip yatağımla kavuşacağım anın hayalini kuruyordum ciddi ciddi.Ama tüm bu hayallerin etkisi bir fincan kahvenin ardından gelen bir maille silinip gitti.
Mesai saati bitiminde İstanbul trafiğinin ortasında bulduk kendimizi.Bir dur bir kalk derken sonunda planımızın ilk kısmını gerçekleştireceğimiz Arnavutköy'e vardık. Denizden gelen rüzgâr, yol boyu mayışmış bendenizi kendine getirdi bir anda.Denize nazır yenen balık ve hoş sohbetin ardında kayboluverdi günün sıradan telaşları sanki… Mekan şık,balıklar lezzetli,gülümsemeler sıcak ve samimi...
Ancak plan sadece bu keyifli yemekle sınırlı değildi tabii ki.Planın diğer kısmında tüm haftanın yorgunluğunu üzerimden atmama neden olacak bir film keyfi beklemekteydi bizi."EYYVAH EYVAH", Ata Demirer'in Demet Akbağ'yla başrollerini paylaştığı yeni filmi. Hikaye bilindik Türk filmi hikayelerinden ama diyaloglar bir harika.Üzerine bir de Trakya şivesi eklenince gülmekten kırıp geçirebiliyor insanı.Gerek o yörenin insanının sıcak halleri,gerek filmin karelerindeki yeşille mavinin bir arada bulunduğu kareler bana memleketimi anımsattığından benim için daha bir keyifli oldu filmi izlemesi.(Resmen hasret giderdim sanırım :D) Ata Demirer'in klarnet'le kulağımızın pasını sildiği ve beni yeteneğine bir kez daha hayran bıraktığı sahneler de üstüne cabası.Hele ki benim gibi klarnet sesi içine işleyenler için gözlerin dolmasına kadar götürebilecek lezzette sahnelerdi bir çoğu.Demet Akbağ'ı da unutmamak gerek tabii ki ,oyunculuk yeteneğini konuşturmuş her zamanki gibi.Pop star yarışmalarında gördüğümüz karakterlere bir tutam Seda Sayan eklenmesiyle oluşan karakterimiz Firuzan'ı bu kadar doğal ancak o canlandırabilirdi kanımca :)) Sonuç olarak tadı damağımda kalan,sonunda neden bitti ki dediğim ve sinema salonundan yüzümde kocaman bir gülümsemeyle ayrıldığım keyifli bir filmdi benim için..
Peki, gece nasıl mı bitti? Benim evde çay yaptım bizimkilere öğrencilik zamanlarındaki gibi. Oturduk bir güzel sohbet ettik hayata dair. Kemal’le Özgün ilk kez geldiler benim eve onlara evimi gezdirdim ben de. :)) Onları uğurladıktan sonra evlerine hayata güzel bir mola vermiş olmanın getirdiği mutlulukla uyudum o gece…
NOT: Bu güzel organizasyon için Mıstık ve Özkan 'a çok teşekkürler. Özgün’e bir de
Mesai saati bitiminde İstanbul trafiğinin ortasında bulduk kendimizi.Bir dur bir kalk derken sonunda planımızın ilk kısmını gerçekleştireceğimiz Arnavutköy'e vardık. Denizden gelen rüzgâr, yol boyu mayışmış bendenizi kendine getirdi bir anda.Denize nazır yenen balık ve hoş sohbetin ardında kayboluverdi günün sıradan telaşları sanki… Mekan şık,balıklar lezzetli,gülümsemeler sıcak ve samimi...
Ancak plan sadece bu keyifli yemekle sınırlı değildi tabii ki.Planın diğer kısmında tüm haftanın yorgunluğunu üzerimden atmama neden olacak bir film keyfi beklemekteydi bizi."EYYVAH EYVAH", Ata Demirer'in Demet Akbağ'yla başrollerini paylaştığı yeni filmi. Hikaye bilindik Türk filmi hikayelerinden ama diyaloglar bir harika.Üzerine bir de Trakya şivesi eklenince gülmekten kırıp geçirebiliyor insanı.Gerek o yörenin insanının sıcak halleri,gerek filmin karelerindeki yeşille mavinin bir arada bulunduğu kareler bana memleketimi anımsattığından benim için daha bir keyifli oldu filmi izlemesi.(Resmen hasret giderdim sanırım :D) Ata Demirer'in klarnet'le kulağımızın pasını sildiği ve beni yeteneğine bir kez daha hayran bıraktığı sahneler de üstüne cabası.Hele ki benim gibi klarnet sesi içine işleyenler için gözlerin dolmasına kadar götürebilecek lezzette sahnelerdi bir çoğu.Demet Akbağ'ı da unutmamak gerek tabii ki ,oyunculuk yeteneğini konuşturmuş her zamanki gibi.Pop star yarışmalarında gördüğümüz karakterlere bir tutam Seda Sayan eklenmesiyle oluşan karakterimiz Firuzan'ı bu kadar doğal ancak o canlandırabilirdi kanımca :)) Sonuç olarak tadı damağımda kalan,sonunda neden bitti ki dediğim ve sinema salonundan yüzümde kocaman bir gülümsemeyle ayrıldığım keyifli bir filmdi benim için..
Peki, gece nasıl mı bitti? Benim evde çay yaptım bizimkilere öğrencilik zamanlarındaki gibi. Oturduk bir güzel sohbet ettik hayata dair. Kemal’le Özgün ilk kez geldiler benim eve onlara evimi gezdirdim ben de. :)) Onları uğurladıktan sonra evlerine hayata güzel bir mola vermiş olmanın getirdiği mutlulukla uyudum o gece…
NOT: Bu güzel organizasyon için Mıstık ve Özkan 'a çok teşekkürler. Özgün’e bir de
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)